Bilge adam toprağını içinde işleyebilendir. Dünyalar böyle oluşur.

<p class="MsoNormal"><span style="font-size: 10.5pt; line-height: 115%; font-family: Roboto; background-image: initial; background-position: initial; background-size: initial; background-repeat: initial; background-attachment: initial; background-origin: initial; background-clip: initial;">Kişi dışarıdaki hayatına
bir yere kadar hükmedebilir. Çünkü tüm koşulları oluşturmak kendi elinde değildir. Bir ilahi plan tarafından bize verilen
koşullar çerçevesinde elimizden geleni yapmaktır bize düşen. Hayatımızı
şekillendirmemiz bize sunulan bir çerçeve ile sınırlıdır. Koşulları bizim
üstümüzde bir gücün oluşturduğu inkâr edilemez bir gerçektir. Doğanın düzenine baktığımızda bunu yaşamımızın her yerinde görürüz. En basit örneği, hangi
ailede, ne zaman ve nerede doğacağımız bizim kontrolümüz altında bile değildir,
mevsimleri değiştiremeyiz, bir gün aniden işe giderken arabamızın önüne biri
atlasa ve ölse, bu da bizim elimizde değil (eğer
bunun için davetiye çıkarmadıysak) veya en yakınlarımızın ölümü ve buna bağlı
olarak yaşamımızdaki birçok parametrenin ve kendimizin zorunlu değişimi vs.</span><span style="font-family:Roboto"><o:p></o:p></span></p>

Kişi dışarıdaki hayatına bir yere kadar hükmedebilir. Çünkü tüm koşulları oluşturmak kendi elinde değildir. Bir ilahi plan tarafından bize verilen koşullar çerçevesinde elimizden geleni yapmaktır bize düşen. Hayatımızı şekillendirmemiz bize sunulan bir çerçeve ile sınırlıdır. Koşulları bizim üstümüzde bir gücün oluşturduğu inkâr edilemez bir gerçektir. Doğanın düzenine baktığımızda bunu yaşamımızın her yerinde görürüz. En basit örneği, hangi ailede, ne zaman ve nerede doğacağımız bizim kontrolümüz altında bile değildir, mevsimleri değiştiremeyiz, bir gün aniden işe giderken arabamızın önüne biri atlasa ve ölse, bu da bizim elimizde değil (eğer bunun için davetiye çıkarmadıysak) veya en yakınlarımızın ölümü ve buna bağlı olarak yaşamımızdaki birçok parametrenin ve kendimizin zorunlu değişimi vs.

Sağduyusu yüksek bir insan elinden gelen her şeyi yaptıktan sonra gücünün sınırlarına vardığı durumlarda mevcut şartlara boyun eğendir, kendinden daha üst bir gücün planına boyun eğebilendir. Bu durum, O’na güvenmeyi, O’nun yüceliğini ve planlarını kabullenmeyi ve kendini O’na teslim edebilmeyi gerektirir. Bunu yapabilen kişi hem mutludur hem de huzurlu. Öte yandan, egonun vesveseleri her şeyi yok eder. Kişi hikmetin kendinde olduğunu zanneder, tüm koşulları, şartları, başkalarını kontrol etmek ister. Nefs, kendinden üst bir gücün varlığını unutturur kişiye, her şeyi yönetebilecek kudrette olduğuna inandırır ve başardığı her şeyin kendi başarısı olduğuna. Kişi büyüdüğünü zannettikçe küçülür aslında. Sonunda elinden huzuru, umudu alır, her şey anlamsızlaşır. Çünkü mutluluk uğruna peşinde koştuğu her şeyin elde ettiği anda tüm cazibesini yitireceğini çok sonra fark edecektir. Ne kadar yersen midenin o kadar aç hissetmesi gibi. 

Bilgelik mutluluğun dışarıda değil, kendi içinde olduğunu bilmektir. Zamanla içinde ne varsa dışarıya yansıttığını fark eder. Ve şu anlayışa gelir; 'Başkalarında gördüğüm tüm eksiklikler, hatalar aslında bendedir. Aynı zamanda kendimde gördüğüm tüm yücelikler ve güzellikler de başkalarındadır. Buradan da aslında her şeyin bir olanın farklı görünümleri olduğunu hissetmeye başlar.

<p style="margin-top:0cm;margin-right:0cm;margin-bottom:15.0pt;margin-left:
0cm;text-align:justify;line-height:16.5pt"><span style="font-size:10.5pt;
font-family:Roboto;mso-bidi-font-family:Arial">Ego kişiye kesinlikle bunu
göstermek istemez. Ötekileştirici bir gözlük takar kişiye. Kendisi en iyidir, tüm başarılar ve erdemlikler kendindedir.
Tüm doğrular kendinde, tüm hatalar da başkalarındadır. İnsana kendini başarılarıyla büyük zannettirir. Halbuki kendinde olan tüm eksiklikleri görebilmek büyütür
adamı. Başkalarının güzelliklerini ve erdemlerini görebilmek de büyütür adamı,
çünkü bilir ki onlardaki aynı zamanda kendindedir.</span><span style="font-family: Roboto; font-size: 10.5pt;">&nbsp;</span></p><p style="margin: 0cm 0cm 15pt; text-align: justify; line-height: 16.5pt;"><span style="font-size:10.5pt;font-family:Roboto;mso-bidi-font-family:
Arial">Tüm çirkinlikleri ve güzellikleri içinde barındırdığını, tüm varoluşu, kainatı içinde barındırdığını bilen adama ne mutlu. Doğanın kanunlarını idrak
etmiş kişi tüm sistemi görmeye başlar ve kendini de, doğanın bir parçası
olarak ekip biçeceği bir tarla haline dönüştürür. Ekmek ve işlemek istediği
tüm güzellikleri alır, istemediği tüm gereksiz otları da söküp atar ve yerine ağaçlar, çiçekler eker. Her şeyi içinde görebilen kişinin ekip biçeceği
tarlası ufak bir alan olmaktan çıkar ve kendinden kocaman, güzel bir dünya
yapar. Böylece içinde yaşamaya değer bir dünya yaratmış olur. İnsanlar dünyayı
güzelleştirmek istiyorlar fakat değişimi hep dışarıda, sistem üzerinde veya başkaları üzerinde yapmaya çalışıyorlar. Eğer her
birimiz kendi dünyamızı verimli bir toprağa dönüştürseydik, her birimizin ve bir bütün olarak insanoğlunun dünyası bugün çok daha farklı olurdu.</span></p>

Ego kişiye kesinlikle bunu göstermek istemez. Ötekileştirici bir gözlük takar kişiye. Kendisi en iyidir, tüm başarılar ve erdemlikler kendindedir. Tüm doğrular kendinde, tüm hatalar da başkalarındadır. İnsana kendini başarılarıyla büyük zannettirir. Halbuki kendinde olan tüm eksiklikleri görebilmek büyütür adamı. Başkalarının güzelliklerini ve erdemlerini görebilmek de büyütür adamı, çünkü bilir ki onlardaki aynı zamanda kendindedir. 

Tüm çirkinlikleri ve güzellikleri içinde barındırdığını, tüm varoluşu, kainatı içinde barındırdığını bilen adama ne mutlu. Doğanın kanunlarını idrak etmiş kişi tüm sistemi görmeye başlar ve kendini de, doğanın bir parçası olarak ekip biçeceği bir tarla haline dönüştürür. Ekmek ve işlemek istediği tüm güzellikleri alır, istemediği tüm gereksiz otları da söküp atar ve yerine ağaçlar, çiçekler eker. Her şeyi içinde görebilen kişinin ekip biçeceği tarlası ufak bir alan olmaktan çıkar ve kendinden kocaman, güzel bir dünya yapar. Böylece içinde yaşamaya değer bir dünya yaratmış olur. İnsanlar dünyayı güzelleştirmek istiyorlar fakat değişimi hep dışarıda, sistem üzerinde veya başkaları üzerinde yapmaya çalışıyorlar. Eğer her birimiz kendi dünyamızı verimli bir toprağa dönüştürseydik, her birimizin ve bir bütün olarak insanoğlunun dünyası bugün çok daha farklı olurdu.