“Bir ulus, sımsıkı birbirine bağlı olmayı bildikçe yeryüzünde onu dağıtabilecek bir güç düşünülemez.” - Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk

<p><span style="color: rgb(5, 5, 5); font-family: "Segoe UI Historic", "Segoe UI", Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 15px;">Mananın farklı şekillere bürünmüş halidir hakikat. Kişiler, sözler, zaman ve mekan değişse de hakiki olan baki kalır. İşte tüm bu ayrışmaların, farklılıkların savaşı içinde baki kalan tek şeydir; ‘Birlik’ ve ‘Beraberlik’.</span><br class="html-br" style="color: rgb(5, 5, 5); font-family: "Segoe UI Historic", "Segoe UI", Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 15px;"><span style="color: rgb(5, 5, 5); font-family: "Segoe UI Historic", "Segoe UI", Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 15px;">Birlik anlayışı, ulus olabilme anlayışıdır. Birbirimizden ne kadar farklı görünsek de, aslında her insanın içine yüklenmiş bir yazılımdır; ‘Bir’lik.</span><br class="html-br" style="color: rgb(5, 5, 5); font-family: "Segoe UI Historic", "Segoe UI", Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 15px;"><br class="html-br" style="color: rgb(5, 5, 5); font-family: "Segoe UI Historic", "Segoe UI", Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 15px;"><span style="color: rgb(5, 5, 5); font-family: "Segoe UI Historic", "Segoe UI", Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 15px;">İnsanoğlunun başlangıcından, hatta kainatın başlangıcından bu yana tüm evrimsel sürece baktığımızda, her zerrenin teklikten, birlikten açığa çıkıp sonra da bu çokluktan tekrar bir araya geldiğine şahit olabiliriz. ‘Her zerre’ derken, atom altı parçacıklardan tutun da yıldızlara, gezegenlere, galaksilere, güneş sistemlerine, dünyaya, ilk canlı formlarından insanoğluna kadar her varlığın bir dağılıp bir toplanmasına ve tekamül basamaklarından böylece çıkmasına şahit oluruz.</span><br class="html-br" style="color: rgb(5, 5, 5); font-family: "Segoe UI Historic", "Segoe UI", Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 15px;"><br class="html-br" style="color: rgb(5, 5, 5); font-family: "Segoe UI Historic", "Segoe UI", Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 15px;"><span style="color: rgb(5, 5, 5); font-family: "Segoe UI Historic", "Segoe UI", Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 15px;">‘Adem’; önce kendine bir eş buldu, sonra çocuklarıyla aileler kurdu. Her bireyin kendine ait aileleri oldu, sonra akrabalar, topluluklar, kabileler, milletler ve sonunda da devletler kuruldu. Çoğaldıkça çeşitlendiler, sayıca büyüdüler. Fakat büyümenin sayıyla değil, nitelikle olduğunu, bu niteliğin de ‘birlik anlayışı’ olduğunu henüz tam anlamıyla öğrenemediler.</span><br class="html-br" style="color: rgb(5, 5, 5); font-family: "Segoe UI Historic", "Segoe UI", Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 15px;"><span style="color: rgb(5, 5, 5); font-family: "Segoe UI Historic", "Segoe UI", Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 15px;">Bunun farkında olan liderler farklı zamanlarda hep aynı şeyi anlatmaya çalıştılar: ‘Birlik-Beraberlik’. Çünkü bu ilkeyle yaşamayı öğrenmek sadece bir ulusun değil, tüm insanlığın geleceğini kurtarır. Atatürk’ün ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ ilkesi tam da bunu anlatmakta.</span><br class="html-br" style="color: rgb(5, 5, 5); font-family: "Segoe UI Historic", "Segoe UI", Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 15px;"><br class="html-br" style="color: rgb(5, 5, 5); font-family: "Segoe UI Historic", "Segoe UI", Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 15px;"><span style="color: rgb(5, 5, 5); font-family: "Segoe UI Historic", "Segoe UI", Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 15px;">Çok’luktan geçmeden Bir’liğe varılamayacağı içindir, bu sancılı Dünya hayatı deneyimi. Fakat bu sancının içinde kaybolmadan çokluğun içindeki birliği bulabilmektir; insanlığın yegane görevi. İçinden geçtiğimiz bu çağda, belki de bu sınavın en kritik yerinde... finale çok yaklaştığımız bir devirdeyiz.</span><br class="html-br" style="color: rgb(5, 5, 5); font-family: "Segoe UI Historic", "Segoe UI", Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 15px;"><br class="html-br" style="color: rgb(5, 5, 5); font-family: "Segoe UI Historic", "Segoe UI", Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 15px;"><span style="color: rgb(5, 5, 5); font-family: "Segoe UI Historic", "Segoe UI", Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 15px;">Tekamül yasasında şunu çok net bir şekilde görürüz; var olan her zerre, işe yaramayan kısımlarını terk ederek, değişen ortama en iyi uyum sağlayan özellikleriyle ve bireyleriyle daha gelişmiş formuna evrilir. Zamanın ve mekanın başlangıcından bu yana evrim kendini bu şekilde sürdürebilir.</span><br class="html-br" style="color: rgb(5, 5, 5); font-family: "Segoe UI Historic", "Segoe UI", Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 15px;"><br class="html-br" style="color: rgb(5, 5, 5); font-family: "Segoe UI Historic", "Segoe UI", Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 15px;"><span style="color: rgb(5, 5, 5); font-family: "Segoe UI Historic", "Segoe UI", Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 15px;">Varoluşun sonsuz güzellikteki çeşitliliklerini hala din, dil, ırk, cinsiyet ayrımıyla görüp, bunların ardındaki yaratıcılığı idrak edemeden kendi içindeki kaosla birlikte tüm dünyayı ateşe verenler, insanlık sınavının final evresinde elenecek olanlardır. Bu kitlelerin (çürük elmaların) azalmasıyla geride kalanlar kendi değerlerini bularak bir üst seviyeye yükselecekler. Doğada her zaman değerli şeyler az bulunur. Çünkü kalite nicelikle değil, her zaman nitelikle belirlenir.</span><br class="html-br" style="color: rgb(5, 5, 5); font-family: "Segoe UI Historic", "Segoe UI", Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 15px;"><br class="html-br" style="color: rgb(5, 5, 5); font-family: "Segoe UI Historic", "Segoe UI", Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 15px;"><span style="color: rgb(5, 5, 5); font-family: "Segoe UI Historic", "Segoe UI", Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 15px;">Odaklanmamız gereken şey, iyilerin sayıca ne kadar az olup dünyada ne çok acının yaşandığı olmamalı. Tüm çabamız; farklılıklarımızı kutsayarak her birimizin bütüne nasıl katkı sağlayabileceği olmalı. Böylece hepimiz kendi biricikliğimizi ve görevimizi keşfedip kullanabiliriz.</span><br></p>

Mananın farklı şekillere bürünmüş halidir hakikat. Kişiler, sözler, zaman ve mekan değişse de hakiki olan baki kalır. İşte tüm bu ayrışmaların, farklılıkların savaşı içinde baki kalan tek şeydir; ‘Birlik’ ve ‘Beraberlik’.
Birlik anlayışı, ulus olabilme anlayışıdır. Birbirimizden ne kadar farklı görünsek de, aslında her insanın içine yüklenmiş bir yazılımdır; ‘Bir’lik.

İnsanoğlunun başlangıcından, hatta kainatın başlangıcından bu yana tüm evrimsel sürece baktığımızda, her zerrenin teklikten, birlikten açığa çıkıp sonra da bu çokluktan tekrar bir araya geldiğine şahit olabiliriz. ‘Her zerre’ derken, atom altı parçacıklardan tutun da yıldızlara, gezegenlere, galaksilere, güneş sistemlerine, dünyaya, ilk canlı formlarından insanoğluna kadar her varlığın bir dağılıp bir toplanmasına ve tekamül basamaklarından böylece çıkmasına şahit oluruz.

‘Adem’; önce kendine bir eş buldu, sonra çocuklarıyla aileler kurdu. Her bireyin kendine ait aileleri oldu, sonra akrabalar, topluluklar, kabileler, milletler ve sonunda da devletler kuruldu. Çoğaldıkça çeşitlendiler, sayıca büyüdüler. Fakat büyümenin sayıyla değil, nitelikle olduğunu, bu niteliğin de ‘birlik anlayışı’ olduğunu henüz tam anlamıyla öğrenemediler.
Bunun farkında olan liderler farklı zamanlarda hep aynı şeyi anlatmaya çalıştılar: ‘Birlik-Beraberlik’. Çünkü bu ilkeyle yaşamayı öğrenmek sadece bir ulusun değil, tüm insanlığın geleceğini kurtarır. Atatürk’ün ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ ilkesi tam da bunu anlatmakta.

Çok’luktan geçmeden Bir’liğe varılamayacağı içindir, bu sancılı Dünya hayatı deneyimi. Fakat bu sancının içinde kaybolmadan çokluğun içindeki birliği bulabilmektir; insanlığın yegane görevi. İçinden geçtiğimiz bu çağda, belki de bu sınavın en kritik yerinde... finale çok yaklaştığımız bir devirdeyiz.

Tekamül yasasında şunu çok net bir şekilde görürüz; var olan her zerre, işe yaramayan kısımlarını terk ederek, değişen ortama en iyi uyum sağlayan özellikleriyle ve bireyleriyle daha gelişmiş formuna evrilir. Zamanın ve mekanın başlangıcından bu yana evrim kendini bu şekilde sürdürebilir.

Varoluşun sonsuz güzellikteki çeşitliliklerini hala din, dil, ırk, cinsiyet ayrımıyla görüp, bunların ardındaki yaratıcılığı idrak edemeden kendi içindeki kaosla birlikte tüm dünyayı ateşe verenler, insanlık sınavının final evresinde elenecek olanlardır. Bu kitlelerin (çürük elmaların) azalmasıyla geride kalanlar kendi değerlerini bularak bir üst seviyeye yükselecekler. Doğada her zaman değerli şeyler az bulunur. Çünkü kalite nicelikle değil, her zaman nitelikle belirlenir.

Odaklanmamız gereken şey, iyilerin sayıca ne kadar az olup dünyada ne çok acının yaşandığı olmamalı. Tüm çabamız; farklılıklarımızı kutsayarak her birimizin bütüne nasıl katkı sağlayabileceği olmalı. Böylece hepimiz kendi biricikliğimizi ve görevimizi keşfedip kullanabiliriz.