Gerçek Görülemeyecek Ölçüde Sade ve Basit

<p dir="ltr" style="line-height:2.4;margin-left: -11pt;margin-right: -11pt;text-align: justify;background-color:#ffffff;margin-top:0pt;margin-bottom:0pt;padding:0pt 0pt 26pt 0pt;"><span style="font-size:10.5pt;font-family:Roboto,sans-serif;color:#000000;background-color:transparent;font-weight:400;font-style:normal;font-variant:normal;text-decoration:none;vertical-align:baseline;white-space:pre;white-space:pre-wrap;">Nedir gerçeklik? </span></p><p dir="ltr" style="line-height:2.4;margin-left: -11pt;margin-right: -11pt;text-align: justify;background-color:#ffffff;margin-top:0pt;margin-bottom:0pt;padding:0pt 0pt 26pt 0pt;"><span style="font-size:10.5pt;font-family:Roboto,sans-serif;color:#000000;background-color:transparent;font-weight:400;font-style:normal;font-variant:normal;text-decoration:none;vertical-align:baseline;white-space:pre;white-space:pre-wrap;">“Hakikat aramakla bulunmaz. Ancak bulanlar hep arayanlardır.” Ne de güzel özetlemiş büyük bir alim. Kişi gerçekliği bulmak için tüm hayatını adayabilir. Fakat çoğu da daha çok kafa karışıklığı ve içsel boşluk içinde kalır yolun sonunda.</span></p><p style="margin-top:0cm;margin-right:0cm;margin-bottom:15.0pt;margin-left:
0cm;text-align:justify;line-height:16.5pt"><span id="docs-internal-guid-3f11dfaa-7fff-588b-d7e0-c384c219317e"></span></p><p dir="ltr" style="line-height:2.4;margin-left: -11pt;margin-right: -11pt;text-align: justify;background-color:#ffffff;margin-top:0pt;margin-bottom:26pt;"><span style="font-size:10.5pt;font-family:Roboto,sans-serif;color:#000000;background-color:transparent;font-weight:400;font-style:normal;font-variant:normal;text-decoration:none;vertical-align:baseline;white-space:pre;white-space:pre-wrap;">Peki, ne ola ki o çoğunluğun hayal ettiği? Nerede yanlış yapıyorlar? En büyük yanılgıları, hayatı entelektüelliği kullanarak çözülmesi gereken bir bilmece, bir oyun gibi görmeleri belki de. Egomuzun ve zihnimizin bize attığı en büyük kazık; vaktimizi ve enerjimizi hiçbir zaman çözülemeyecek bu oyunlarla çalması olsa gerek.  Bir bilmece başka bir bilmece, bir soru başka bir soru doğururken, kuyruğunu kovalayan kediler gibi kendi etrafında döner durur kişi. Çünkü zihin karmaşayı, çetrefilli yolları sever. En çok da entellektüeller oyalanır bu bilmecelerle. </span></p>

Nedir gerçeklik? 

“Hakikat aramakla bulunmaz. Ancak bulanlar hep arayanlardır.” Ne de güzel özetlemiş büyük bir alim. Kişi gerçekliği bulmak için tüm hayatını adayabilir. Fakat çoğu da daha çok kafa karışıklığı ve içsel boşluk içinde kalır yolun sonunda.

Peki, ne ola ki o çoğunluğun hayal ettiği? Nerede yanlış yapıyorlar? En büyük yanılgıları, hayatı entelektüelliği kullanarak çözülmesi gereken bir bilmece, bir oyun gibi görmeleri belki de. Egomuzun ve zihnimizin bize attığı en büyük kazık; vaktimizi ve enerjimizi hiçbir zaman çözülemeyecek bu oyunlarla çalması olsa gerek.  Bir bilmece başka bir bilmece, bir soru başka bir soru doğururken, kuyruğunu kovalayan kediler gibi kendi etrafında döner durur kişi. Çünkü zihin karmaşayı, çetrefilli yolları sever. En çok da entellektüeller oyalanır bu bilmecelerle. 

İnsanoğlu var olduğundan bu yana hep bir arayışta. Çoğu zaman da gerçekte ne aradığının farkında bile değil. Ve bu yüzden bir labirentteymiş gibi dönüp dururken kendi gerçekliğinden daha da uzaklaşmakta… kaybolmakta. Gizemli olan tüm şeylere merakı yüzünden ‘o yol senin, bu yol benim’lerle, bir kapıdan başka bir kapıya geçmekte. 


Farklı farklı öğretiler, ritüller, new age akımı, manipüle edilmiş dinler, felsefe, kişisel gelişim metotları vs. insanoğlunun içindeki bu boşluk hissiyatından ve bir arayıştan ortaya çıkar. Bu yanlış mı? Tabii ki hayır. Tüm bunlar gerekli. Her biri gelişim ve ruhsal tekamül için geçilmesi gereken basamaklar. Ama yeterli değil. Bu basamaklarda takılı kalmak kişiyi hakikatten uzaklaştırır. Onu şekilcilikte, dışsallıkta arama mertebesinden de geçmek gerek. Tüm şekillerin ardında saklı olanın tek olduğunu, tüm yolların kavuştuğu noktanın tek bir durak olduğunu fark etmenin vaktidir artık.


Neredeyse bin beş yüz yıl önce, bunu ne de güzel dile getirmiş Hz. Ali, “İlim bir nokta idi. Cahiller onu çoğalttı.” derken. Hakikat tahmin bile edilemeyecek ölçüde sade ve basit. Tam da kendi içinde… her şeyin içinde… her zerre de… kalpte…

Zihinden çıkıp kalbe girenlere, kalpten bakabilenlere açılır bir gün gerçeğin kapıları. Çünkü onlardır kapıyı çalan. O’nun sarayı; kalbidir insanın... Kapısı ancak içeriden açılan.